“`html
Roma’da Bir Sanat Gecesi
Gazeteciliğin en değerli anları, çalışanlar için şans getiren olaylar oluşturur. İşte dün akşam benim için tam böyle bir an yaşandı.
Roma’da sıcak bir yaz gecesi geçirdim; ancak ilk kez adım attığım bir müzedeki koleksiyon ile tanışmak büyük bir heyecandı. Söz konusu sanat eserleri arasında, Türk bir sanatçının eserini görmek gerçekten unutulmaz anlardan biriydi.
Düşünsenize, bir çağdaş sanatçının eserleri, Rönesans’ın kalbi olan İtalya’nın Roma kentindeki “Roma Ulusal Modern ve Çağdaş Sanat Müzesi”ne kabul edildi. Üstelik, bu sergideki iki eser, müzede kalıcı olarak sergilenecek. Dün akşam, bu serginin açılışı gerçekleştirildi ve ben de bu tarihi anın yanı başındaydım.
“Yoktunuz” Temalı Yeni Sergi
Serginin ismi “Yoktunuz”. Müzenin girişindeki sütunlar arasında Türkçe yazılı “Yoktunuz” afişi geçerken ilgimi çekti.
Bu eseri daha önce Contemporary İstanbul’da görmüştüm ve ardından İstanbul likör fabrikasında, Diyarbakır’da, İzmir’de ve en son Feshane’de izledim. Şimdi Roma’da da karşımıza çıkmaya devam ediyor.
İki yüzyılın ortak utançlarının ve savaş suçlarının sembolü olan bu eser, şu an Roma’daki müzenin en gözde salonunda yer almakta. Burada, Michelangelo’nun takipçilerinden Antonio Canova‘nın eseri “Herkül ve Lichas” ile yanyana sergileniyor.
Sanat ve Ezilenlerin Sesi
“Yoktunuz”, Herkül heykelinin önünde durarak adeta bir Guernica gibi çarpıcı bir ifadeye bürünüyordu. Michelangelo’nun eserinden sonra, insan bedeninin ve tutkunun en iyi temsilini yapan eserlerden biri olduğunu düşünüyorum. Bu iki eseri karşılıklı seyretmek bana derin düşüncelere sevk etti.
Biri, hainliğin ve kıskançlığın kötü etkilerini beden üzerinde yansıtırken; diğeri, kötülüğün insanları nasıl harap ettiğini gözler önüne seriyordu. Bu kötülükler yaşanırken biz neredeydik? “Yoktuk…”
Adaletsizliğe uğrayanların acı dolu çığlıkları birer birer evlerimizin kapısını çaldığında, bizler “yoktuk…” derken, bu eserler müzedeki diğer eserlerle harika bir uyum içerisinde sergilendi.
Evet, “Yoktunuz” bu salonda Guernica gibi duruyor ve derin bir bakışla bizimle iletişim kurmaya çalışıyordu.
Alfabe Lahitlerinin Destekleyicileri
Sergide dikkate değer diğer eserler arasında “Alfabe Lahitleri” ve “Yedi Gözlü Güneş” gibi çalışmalar da yer alıyor. Bu sergi Yıldız Holding’in ana sponsorluğunda gerçekleştiriliyor ve Arkas Lojistik tarafından destekleniyor.
Roma Çağdaş Müzesi ve Serginin Önemi
Bilmeyenler için, Roma Çağdaş Müzesi 20 bin sanat eserini barındırıyor. Bu koleksiyon, dünya sanatının geniş bir yelpazesine sahip: resimler, heykeller ve enstalasyonlar bunlardan bazıları. Üstelik müze, Antonio Canova’nın ikonik eserini de içermekte.
Aynı zamanda Pablo Picasso, Jackson Pollock, Vincent Van Gogh gibi sanatçıların eserleri de burada yer alıyor. Bu sanatsal atmosfer, gerçekten etkileyici bir deneyim sunuyor.
Picco di Memoria: Hafıza Odası
Sergideki eserlerden biri “Picco di Memoria” olarak adlandırılıyor. Bu terim, “hafıza odası” anlamına geliyor ve Türkiye’de çağdaş sanatla ilgilenenlerce iyi biliniyor. Ahmet Güneştekin’in eserlerindeki nomad kavramları, adeta herkesi yüreğinde bir yolculuğa çıkarıyor.
Sanat ve Koku Üzerine Tartışmalar
Açılış öncesinde, müze içinde Güneştekin’in bir enstalasyonuyla ilgili ilginç bir olay yaşandı. Sanatçının toplumu simgeleyen ayakkabılardan oluşan bir yapıtı, savaş odasında sergilenecekti. Fakat, sıcak hava nedeniyle ayakkabılardan yayılan koku bazı çalışanları rahatsız etti.
Söz konusu ayakkabılar, sadece nesne değil, derin anılar taşıyan sembollerdi. Güneştekin, bu konuyu aydınlatmak amacıyla bir konuşma yaparak, kokunun anlamını anlattı. “Bu, yoksulluğun ve zulmün kokusudur” dedi. Olay, yakın bir tartışmayı da beraberinde getirdi.
Serginin Başarısı ve Kurtarıcıları
Sonunda, Güneştekin eseri sergiden kaldırdı; fakat bu durum, serginin tarihi boyunca sembolik bir olay olarak kalmayı başardı. Eserin öyküsü, Roma’daki sanat çevrelerinde geniş yankı buldu.
Ahmet Güneştekin’in bu prestijli müzedeki eserleri, hem Türk sanatını temsil etmesi hem de önemli olaylarla birlikte anılması bakımından çok değerlidir.
Güneştekin’i bu müzeye, müzenin müdürü Renata Cristina Mazzantini ve küratör Sergio Risaliti götürdü. İtalya’ya geldikleri dönemde Güneştekin’in sergisi İtalyan medyasında büyük ilgiyle karşılandı.
Son Akşam Yemeği ve Gece Manzarası
Roma’daki dolaşmamın ardından, akşam Arkas’ın düzenlediği yemekteydim. Yemek, Capitoline Müzesi’nin harika bir manzarasına karşı servis edildi. Şehir ışıkları altında Roma’nın güzelliğine bir kez daha tanıklık ettim.
Kadın büyükelçi ile sohbet etmek benim için ayrı bir güzellikti. Türkiye’nin Roma Büyükelçisi Elif Çamoğlu Ülgen, etkileyici bir diplomat olarak dikkat çekiyor. İtalya’da bir kadın başbakan döneminde, kadın büyükelçi olmak oldukça anlamlı bir durum.
Perşembe akşamı Aziz Petrus ve Paulus’un anısına düzenlenen havai fişek gösterisini izlerken, Akdeniz gecesi gerçekten büyüleyiciydi.
Açılış gecesinde Türkiye’den birçok iş insanı vardı. Davetliler arasında tanınmış isimler yer alıyordu. Bu tanışıklıklar ve sohbetler, o gecenin unutulmaz anları arasında yer aldı.
Gecenin sonunda, düşsel bir sahnede Anna Magnani’yi hatırladım. Bir kadın ve bir erkek arasındaki ince çizgideki dostluğun ve flörtün yansımalarının derinliğini düşündüm.
Otelime dönerken, bu güzel anları Mina’nın doğal sesiyle tamamlaya geldim. Roma’nın kalbinde geçirdiğim her an, hafızamda silinmeyecek izler bıraktı.
“`